Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 3 günlük resmi ziyaret için Çin’e gitti.
THY’den kiralanan özel uçakla gelen Erdoğan’ı Urumçi Havalimanı’nda Çin Demir Yolları Bakan Yardımcısı ile Uygur bölgesi Valisi Nur Bekri karşıladı. Yöresel kıyafetli gençler Başbakan Erdoğan’a çiçek verdi.
Başbakan Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik’in yanı sıra çok sayıda iş adamı ve gazeteci de Çin’e geldi.
Twitter’da açıklamalarda bulunan Ömer Çelik, “Urumçi’ye yerel saatle sabah 06.40’da indik. Çin seyahatimiz fiilen başladı. Tarihimizin abideleriyle, duygu dünyasıyla, izleriyle buluşuyoruz. Anadolu’daki varlığımızın köklerinin en derin coğrafyalarına ulaşıyoruz. Anadolu’daki varlığımız, yüzlerce nehrin birleştiği, yüzlerce nehirle beslenen deniz gibi. Her nehirde köklere doğru ilerlemek müthiş” ifadelerini kullandı.
(CİHAN)
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, hafta sonu Çin’i ziyaret ediyor. Birçok ilkler içeren bu ziyaret, Türkiye’nin Suriye krizine çözüm çabaları nedeniyle de büyük önem taşıyor. Beraberinde Dışişleri, Enerji ve Ekonomi Bakanları, milletvekilleri ve iş adamlarından oluşan kalabalık bir heyetle Çin’i ziyaret edecek olan Erdoğan, siyasi ve ekonomik ilişkileri yeni bir aşamaya taşımayı hedefliyor. Suriye politikaları konusunda da Pekin’i ikna etme çabaları yine öne çıkacak diğer konular arasında.
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 5 günlük Çin ziyareti, ilişkilerde yeni bir dönemin habercisi olarak görülüyor. 27 yıl aradan sonra Çin’i resmen ziyaret eden ilk Türk Başbakanı olacak olan Erdoğan, başkent Pekin ve finans merkezi Şangay’ın yanı sıra Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne de gidecek.
Düşünce kuruluşu Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) uzmanlarından Doç. Dr. Selçuk Çolakoğlu, Türkiye-Çin ilişkilerinde oluşan yeni güven ortamı ve taraflar arasındaki güçlü diyaloğun önemine dikkat çekiyor:
“Uygurlar noktasındaki kırılma anı, özellikle 5 Temmuz 2009 Urumçi olaylarından sonra iki ülke arasında sıkıntı yaşanmıştı. Bu olaylardan sonra Çin, bölgeyi Türkiye’ye daha fazla açarak burada uyguladığı politikaların yanlış politika olmadığı konusunda Türk kamuoyunu ikna etmeye çalışıyor. Ankara da bu noktada, yani Türkiye’nin bu noktadaki politikası da Uygurların sorunlarını pek dışa yansıtmadan, gördüğü aksaklıkları doğrudan Çinli makamlara iletmek şeklinde gerçekleşiyor. Bu anlamda hem Türkiye tarafından hem de Çin tarafından bu sorunu, Uygurlarla yaşanan sorunu bir gerilim alanı olmaktan çıkarma ve bir uzlaşma iş birliği alanı hâline getirme çabaları olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla Çin’de yaşanan 5 Temmuz tarzlı, Urumçi’deki olaylar gibi büyük bir patlama, büyük bir çatışma çıkmadığı müddetçe Türkiye-Çin yakınlaşması bu konuda da özellikle Sincan bölgesine ilişkin olarak devam edecek ve bunun genel olarak Uygurlara siyasi ve ekonomik şartın iyileştirilmesine bir katkı olarak yansıyacağını söyleyebiliriz.”
Son üç yılda Çin ile Türkiye arasındaki üst düzey ziyaretler ve imzalanan çok sayıda anlaşma, ilişkileri, diplomatların deyimiyle “stratejik iş birliği” seviyesine çıkardı. Ancak bazı önemli uluslararası sorunlarda Ankara ile Pekin arasındaki görüş ayrılıkları sürüyor.
Doç. Dr. Selçuk Çolakoğlu, Çin yönetiminin Suriye politikasında yakında değişiklik olabileceğini düşünüyor:
“Çin özellikle şimdiye kadar yapılan Afganistan, Irak ve Libya müdahalelerinin çözümsüzlük yarattığını, iç savaş ve çatışmaları körüklediğini özellikle savunuyor. Yine dış müdahalelere karşı olmayı Çin dış politikasının bir prensibi olarak, bir ilke olarak görüyor. Dolayısıyla bu anlamda Çinlilerin, Çin tarafının özellikle vurguladığı, Çin’in Suriye’de herhangi bir çıkarının bulunmadığı, Çin’in ne rejime Esad rejimine ne de muhaliflere yakın olduğunu ısrarla Çinli makamları vurguluyorlar. Çin bu noktada Rusya’dan kendisini bir ölçüde ayrıştırıyor. Çin’in Suriye ilişkileri zaten kısıtlı ölçüdeydi. Çin eğer gerekli şartlar oluşturulursa Rusya’dan farklı ve bağımsız hareket edebileceğini bu anlamda ima ediyor ve aynı zamanda Çin’in her ne pahasına olursa olsun Rusya’yı desteklemek ve Rusya ile beraber hareket etmek gibi bir politikası yok. Eğer barışçıl bir süreç öngörülecekse, dış müdahale olmayacaksa, Çin’in bu noktada Türkiye veya ABD ve diğer Batılı ülkelerle hareket etme noktasında bir ortak zemin bulabilir.”
Erdoğan’ın Çin ziyareti, iki ülke arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi açısından da büyük önem taşıyor. Çin hâlen Türkiye’nin Almanya ve Rusya’dan sonraki üçüncü büyük dış ticaret ortağı. Türkiye ve Çin, ticaret hacmini 2015 yılında 50 milyar dolara, 2020 yılında ise 100 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor.
Çin’den artan ithalat nedeniyle dış ticarette sürekli açık veren Türkiye, Pekin yönetiminden Türk yatırımcılar için yeni kolaylıklar talep ediyor. Turizmde de Çinli turistlerin Türkiye’yi tercih etmeleri için Pekin’den destek bekleniyor. Her yıl yaklaşık 70 milyon Çinli turist yurt dışı tatili yapıyor. 2011 yılında Türkiye’yi ziyaret eden Çinli turist sayısının 100 bine yükselmesine rağmen, bu rakamın potansiyelin çok altında olduğu belirtiliyor. Çin’de “Türk Kültür Yılı” olarak kutlanacak 2013 yılında tanıtım etkinliklerine ağırlık verilmesi, turizm potansiyelinin geliştirilmesi hedefleniyor.
Almanya’nın Sesi Radyosu-06 Nisan 2012
ABHaber, 07-04-2012 11.02 (TSİ)
You must be logged in to post a comment.