İstanbul’da 10 yıldır hizmet veren Çin Kültür Merkezi’nin kurucusu İrfan Karslı, 1997 yılından beri Çin ile kültür, turizm ve ticari ilişki yürüten bir işadamı, ama aynı zamanda bir Çin sevdalısı.
İrfan Karslı, Çin Uluslararası Radyosu’nun sorularını yanıtladı ve Çin Kültür Merkezi’nin çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Çin Kültür Merkezi, başta Çince kursları olmak üzere Çin kültür unsurları ile ilgili her türlü seminer, toplantı, organizasyon ve çeşitli etkinlikler düzenliyor. Türkiye’de Çin ve Çin kültürüne olan ilginin her geçen gün artmasına paralel olarak merkezin çalışma alanları da artış göstermiş.
İrfan Karslı, 2004 yılından beri Çin’e kültür ve fuar turları düzenlemiş ve her kesimden çok sayıda grubu Çin’e götürmüş. Bu geziler için İrfan Karslı, “genel olarak insanların düşündükleri Çin’den çok farklı bir Çin’in mevcut olduğunu göstermiş olduk” diyor. İrfan Karslı’ya yönelttiğimiz sorular ve aldığımız yanıtlar şöyle:
CRI- Türkiye’de Çin kültürü yeterince tanınıyor mu?
İrfan Karslı- Çin kültürüne ilgi her geçen gün artmakla birlikte ne yazık ki hala istediğimiz düzeyde değildir. Türkler Çin kültürü ile ilgili ilan ettiğimiz bütün etkinliklere katılmaktalar. Bu alanda çok daha fazla faaliyet düzenlenmesi gerekiyor. Bu faaliyetlerin belirli zamanlarla sınırlı kalmaması da gerekmektedir. Bu sayede Türklere genel kültür seviyesinde Çin kültürü tanıtılmış olacaktır.
CRI- Türkiye’de Çince dil kursları veren bir merkezi yönetiyorsunuz. Çin kültürü ve dili yeterince biliniyor mu? Çince çevirmen sayısı ihtiyacı karşılıyor mu?
İrfan Karslı- Çin dili ve edebiyatı konusunda mahdut çalışmalar bulunsa da maalesef gerçek ihtiyacın çok uzağında. Bu durumun temel sebebi Çince çevirmen sayısının çok kısıtlı olması. Edebi eserlerin sinema uyarlamalarının ülkemizde çok daha fazla ilgi gördüğü bir gerçek. Daha kısa sürede bir Çin Edebiyatı bilinci oluşabilmesi için kitap çevirilerinin arttırılması yanı sıra sinema sektörüne de fazlasıyla görev düşüyor.
CRI- Türkiye’de Çin hakkında yanlış ve eksik bilgiler var mı?
İrfan Karslı- Çin, Türkiye’de her geçen gün daha çok tanınsa da yine çok asgari düzeylerde kalıyor. Bilgi eksikliği çok fazla. Bunda Çin’in mesafe olarak da uzak olmasının etkisi var. Medyada da Çin hakkında çok fazla yanlış bilgi mevcut.
Kültürün en önemli unsuru olan dil ile ilgili olarak kişilere soru yönelttiğinizde, Çin dilinin alfabesinin olmadığını, Çince karakterlerle yazıldığını bilenlerin yüzdesi bile çok düşüktür. Bu da gösteriyor ki iki kültürün tanışması anlamında henüz çok başlardayız. Çin–Türkiye kültür yılı etkinlikleri, iki kültürün birbirlerini doğrudan, kaynağından öğrenmeleri için bir fırsat yaratması açısından çok anlamlıdır.
CRI- Çin-Türkiye Kültür Yılı etkinlikleri iki ülke arasındaki kültür işbirliğine ne gibi katkılar sağlayacaktır?
İrfan Karslı- Geçen yılın sonundan başlayarak, Çin kültürünün daha iyi tanınması için; Çin hükümeti destekli kültür organizasyonları düzenlenmeye başlandı. Öncelikle büyük şehirlerden başlayarak, Çin kültür motiflerinin işlendiği, şarkı, dans müzik, akrobasi gibi pek çok alandan eserler sahnelendi ve bu süreçte bu kültür etkinlikleri sıkça sahnelenecek. Bu etkinliklerde geleneksel Çin yer alacağı gibi, dünyaya açılmış, reform sürecindeki modern Çin de tanıtılmış olacak. Böylece Çin, insanımızın ilgisinin çekilmiş olduğu, eğitim, kültür, turizm alanlarında gözünü Avrupa veya Amerika’ya çevirmiş olan kişiler için yeni bir ufuk olarak algılanacaktır.
CRI- Sektörünüz açısından bu yıldan beklentileriniz nelerdir?
İrfan Karslı- Çince ile ilgili olarak, öğrenilemeyecek aşırı zor bir dil olduğu önyargısını kırarak, daha çok kişinin cesaret edeceğini düşünüyorum.
Yine Çin’de üniversite, yüksek lisans veya doktora için daha çok kişinin başvuracağını, her sene göndermiş olduğumuz öğrenci sayısında artma olacağını öngörmekteyim. Çin’de maliyetlerin çok düşük olması ve eğitim kalitesinin gerçekten yüksek olması da etkili olacaktır. Kısaca söylemek gerekirse; Çin’in tanınmasına paralel olarak, Çin kültürüne olan ilgiyi de artıracaktır.
Turizm alanında ise, Çin’in Türkiye’yi turizm destinasyonlarından birisi olarak belirlediği 2002 yılından bu yana artan bir talep söz konusu. Bunun iki yönlü olarak artarak devam edeceğini düşünüyorum.
CRI- İki ülke arasındaki kültür alışverişinin sıkılaşması için öneri ve beklentileriniz nelerdir?
İrfan Karslı- Kültür alışverişinin sıkılaşması için en önemli olan kültürü tanımak, bunun içinse mümkün olduğu kadarı ile kültürü yerinde yaşamak gerekli. Bu hem Türkiye’den Çin’e gidenler için, hem de Çin’den Türkiye’ye gelenler için geçerli. Kültürü yerinde yaşamak çok ayrı bir duygudur. Türkiye ve Çin gibi birbirine uzak mesafede bunu gerçekleştirebilmek için mümkün olduğunca maddi ve bürokratik engellerin minimize edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca kültür alışverişinin artması için; ilginin ve talebin artması, bunun olabilmesi için de önyargıların bir kenara bırakılması gerekmektedir. Her iki toplum da birbirinin kültürünü tanıdıkça ayrılamayacak derecede bağlanıyorlar. Çin’deki arkadaşlarımdan pek çoğu bir defa gelince ikinci, üçüncü defa gelmek istiyorlar, bizi ve kültürümüzü çok seviyorlar. Biz ise her fırsatta gidip, beraber bayramları kutlamak, yemek, içmek, gezmek için fırsat kolluyoruz. Zamanla bir sevda haline dönüşüyor. Çevremde bu duygulara sahip bir çırpıda onlarca kişi sayabilirim. Bu duygulara sahip olmak için kültürü doğru kaynağından öğrenmek, mümkünse gidip görerek yaşamak, o havayı koklamak gerekmektedir.
Teşekkür ederiz…
You must be logged in to post a comment.